Karaman civarının kendine has özelliklerinden birisi olan saya, koyun çobanlarının çobanlık ücretlerini almak için yılın belirli aylarında düzenlemiş oldukları törenlere verilen isimdir. Karaman koyuncularının çok eskilere dayanan bu geleneksel tören her yılın Ocak ayının ikinci yarısı içerisinde bir başka deyimle, koyunların koç katım zamanı olan ekim ayı içinde, koç katımı günlerinden başlayarak, yüzüncü günün sonunda yani koyunların, karınlarındaki yavruların tüylenmeye başladıkları günlerde, koyuncularla, çobanların karşılıklı iyi niyet ilişkilerini ortaya koyması bakımından önemlidir. Bu günlerde, her oba, köy ve mahallelerin çobanları, koyuncuların evlerine ve semt odalarına, akşamları gelirler, aşağıya başlangıç dörtlüğünü vereceğimiz, bazı köylerde sözlerinde değişiklikler arzeden, şu dörtlükle saya törenlerine başlarlar.
Selamünaleyküm bey evleri Biri birinden yeğ evleri Saya geldi duydunuz mu? Selam verdi aldınız mı?
Koyunların karınlarındaki yavrularının tüylenmeye başladığının, döl zamanına yaklaşılmakta olduğunun bir müjdesi olan bu mutlu günde çeşitli deyişleriyle kendilerine müjdeler veren çobanlarına koyuncular, durumlarına göre çeşitli yiyecek ve giyecekler hediye ederler. Bu günlerde bazı koyun sahipleri ve çoban ağaları çobanların şerefine akşam ziyafeti hazırlayarak, münasip dost ve komşuları da çağırarak ikramda bulunurlardı. Yenilip içildikten sonra koyuncular, koyunculuk konusunda çeşitli sohbet ve eleştiriler yaparlarken, çoban sırtında kepeneği, elinde çomağı ve daha önce hazırladığı adına ARAP denen kişiyle birlikte içeri girer. Arap dediğimiz, ya çobanın 10-15 yaşlarındaki oğlu veya yamağı ya da seçtiği münasip birisidir. Çoban, içeriye girmeden önce seçtiği kişiyi araba benzetilmek için yüzünü isle siyaha boyar. Üzerine de Arap’ın ta boyuna kadar gelen, büyükçe bir erkek şalvarı giydirir. Bu şalvarın uçkuru, Arab’ın boynundan büzgülenmiştir. Elleri de şalvarın içinde kalan Arab’ın boynunda, bazı yerlerinde, irili ufaklı koyun çanları vardır. Çanların daha fazla ses yapması için, zıplayıp çırpınarak, çobanın arkasından gelen arap odaya girince ortaya ulu orta yatıverir. Koca kepeneği içinde çoban da çomağına dayanarak, yerde yatan arabın yanında durur ve sayayı saymaya başlar. Saya sayılırken, odada bulunanlardan münasip bir kişi, her dörtlüğün sonunda EYVALLAH der ki, bu söz çobanın saydıkları deyişlerin topluca tasdik edildiği anlamına gelir.
Çobanın saya sayması devam ederken, yerde yatan, arasıra kımıldanarak çanlarını tıngırdatan, ağzı açık vaziyetteki arabın ağzına herkes madeni para atar. Çoban için de toplulukta, münasip bahşiş ve hediyeler verilir. Ya da o sırada vaad edilen bahşiş ve hediyeler ertesi gün toplanır. Böylelikle her yörenin, her semtin ve her obanın çobanı bir veya birkaç akşam odaları koyuncu evlerini dolaşarak sayayı sayar. Arabın ağzına atılan para, araba aitir. O günlerde çoban için toplanan bahşiş ve hediyelerin biriktirilmesi ile ilgilenen semt delikanlıları da toplanan yiyeceklerden bir miktarını alıkoyarak, bunlardan ertesi veya daha ertesi akşam için yemekler hazırlatırlar. Bu yemekler topluca, çoban da dahil olmak üzere, mahalle odasından yenilir içilir. Bu yemeklerde sohbetler ve eğlenceli oyunlar da oynanmak suretiyle bu müstesna gün adeta bir bayram havası içinde geçerdi. Çobanın hakkını toplamak için koyun sahiplerinin evini dolaşırken söyledikleri deyişlerden en meşhuru şudur:
"Selamün aleyküm bey evleri Biribirinden yeğ evleri. Saya geldi duydunuz mu? Selam verdi aldanız mı? Bu saya iyi saya, Hem yoksula hem baya, Bu saya batıydı,battaladıydı Çöğdüydü, çöğmellediydi. Koyunun yüzünü yetirdik, Kuzunun tüyünü bitirdik. Güde güde, elli güne getirdik, Birinde bin olsun koyunun. Sağına yattı yozladı, Soluna yattı kuzuladı, Döndü çarasını yaladı, Birin de bin olsun koyunun. Bir ala kuzu kuzuladı, Önüne kodum yaladı, Dü.. didim meledi, Birin de bin olsun koyunun. Ak beserek kuzusu var, Örtme kepenek ağılı var, Bu koyunu sağan abanın Çığ Salı kolu var. Bahar gelir, yaz gelir, Turna ile kaz gelir, Koyunları sağmaya Gelin ile kız gelir. Güğül güğül sağasın Güleklere koyasın Hayatlara seresin Ala kilim örtesin. Çöğmelimin bağı var, Böreğimin yağı var, Bu koyunu sağan adamın Altı tokalı kolu var. Ak koyunum, akış koyunum, Gerdanı beş karış koyunum, Altı aydır ablan ile küstüm, Gel barış koyunum. İyidir koyunun karası Kırklığı peygamber tuğrası, Kendisi canlar turası Birin de bin olsun koyunun. İyidir koyunun doğusu, Gelir kovuşu kovuşu, Ala kabak keçidir onun çavuşu Birin de bin olsun koyunun. İyidir koyunun kızılı Gelir yayılı yayılı, Sağ yanı emlik kuzulu Birin de bin olsun koyunun. İyidir koyunun seğili, Gelir seğirdi seğirdi, Çobandır onun vekili, Birin de bin olsun koyunun. İyidir koyunun kelimi, Kerten kırarlar belini, (Kırda alırlar dölünü) Onu sağan gelini Ağa sarsın belini. Ak koyun meler gelir, Dağları deler gelir, Abası helkeyi almış Karşıdan gürler gelir. Koyunun var arap gibi, Südü var şarap gibi , Koyunsuz evler harapgibi Birin de bin olsun koyunun. Kara koyun koyunların beyidir, Ak koyun da yüreğimin yağıdır. Yaylımını Sorarsan Çakır’ın kırıdır. Ablası çığsalı boz -kara koyunum. Koyunları yaydım yaydım getirdim, Getirdim de baş argaca yatırdım, Ablam sağdı ben helkesin götürdüm. Ablası kostaktır boz- kara koyunum. Abam sağdı ben helkesin götürdüm Abası kostak boz-kara koyunum. Koyunları alayımda gideyim, Gideyim de otlaklarda güdeyim. Aban yoksa sana aba bulayım, Abası dalgalı boz-kara koyunum. Dere tepe gideriz, Türlü koyun güderiz. Virin abalar, ağalar bağışımız Biz evimize gideriz. Yağcağız getirin yağlanalım, Çulcağız getirin çullanalım, Bu yıl da böyle kullanalım Birin de bin olsun koyunun. Akkoyunum akışır, Bicikleri tokuşur. Ağa ile aba birbirlerine bakışır Biriniz de bin olsun koyunum. Bağışı çok veren abanın bir oğlu olsun Ayına otursun altım beşik ügrünsün Gününe otursun gümüş beşlik ügrünsün Biriniz de bin olsun abalar. Az viren abanın bir kızı olsun, Başcağızı da kel olsun. Onu da alan bulunmasın. Bir okka zift. Bir arşın bez emi olsun, Kimseler beğenmesin, çobanın oğluna versin Virin abalar, ağalar bağışınızı Ayaklarımız üşüdü Biz de evimize gidelim Biriniz de bin olsun ağalar. Sayalık veren ablanın Bir oğlu olsun Sayalık vermeyen ablanın bir kızı olsun Onunda başı kel olsun Çarşıdan bir okka zift alsın Onu da başına yapıştırsın Kimse beğenmesin. Çobanın oğluna versin Aydan otursun Altın beşiğe üğrünsün Günden otursun Gümüş hediye üğrünsün, Birinde bin olsun koyunun. Yağ bulgur veren aplamızın Bir eyice kızı olsun Bir okkasız emi olsun Onu alan olmasın Çobanın oğlu alsın. Ak koyunum akışır akışır da tokuşur. Ağam ile ablam Bir birine bakışır Ne versek ne vermesek diye Eyidir kuzunun doğuşu Gelir tokuşu tokuşu Koğuşu alak kabak Keçidir bunun çoğuşu Birin de bin olsun koyunun. Ha şöyle diyesin Oğluma diyesin Ha şöyle diyesin Kızıma diyesin Üstüne üç yüz elli kuruşluk Halı kilim örtesin Yer altında gideriz, Yedi deve güderiz. Çabuğun ağalar aplalar Biz evimize dek gidiriz Sıra sıra çotaklar Hu.. deyin çocuklar Hu..Hu. Kızınızı bize verin Kızınızı vermezseniz Hayır dua etmeyiz size Dağda davarın kışlasın Tarlada pulluğun işlesin Allah sana kara kaşlı Güveyi bağışlasın. Aşağıdan beri gelsin Düştükçe duvarları deldim Ey benim beyefendilerim Arz ettim de size geldim Davulum ipi gevşek İçi dolu yorgan döşek Arkadaşımı sorarsanız Kara kulaklı bir eşek Davulumu vurdum da geldim Ben bu hanede misafir Duydum da geldim. Şekerim vardır ezecek, İnce tülbentten süzecek Misafir ağar çok bekletme Çok yerim vardır gezecek Elimi soktum astara Kolumu kesti destere Allah size bir tane Kara kaşlı kara gözlü Gelin göstere. Başlamada çiçek çoktur, Kopacak budak yoktur Genç kızların gülüşüne Dayanacak yürek yoktur. Baybayadan bayadan Yılan akar kayadan Böö dedim melidi Önüne koydum yaladı Sala sala salın baya Dört ayağı nalın baya Saya geldi duydunuz mu?"
Kaynak: Uysal, A. Alodalı, N. Demirci,M.(Ed) (1992) Dün ve Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya Arı Ofset Matbaacılık KONYA Kaynak:Uysal,V.(Ed).(ty)Karaman Folkloru Derlemeler
Kaynak: http://www.karamankulturturizm.gov.tr adresinden, 23 Mart 2013 tarihinde alınmıştır.