­ YILBAŞI GEZİSİ | Kültür Portalı

Yılbaşı Gezisi - Artvin

Oyun

Kış aylarında büyüklerinin isteği ile oynanan tiyatrovari bir çocuk oyunudur. Artvin’in bazı bölgelerinde oynanan Berobana’nın bir benzeridir. Oyunu ilkokul çağındaki çocukların oynamasına rağmen tüm köy halkı bilhassa gençler, gizliden gizliye oyuna katkıda bulunurlar. Oyunda başrolü oynayanların unvanları, özel giysileri ve işlevleri aşağıdaki şekildedir:

Başkesen: Ekibin kayıtsız şartsız lideridir. Başında siyah posttan yapılmış uzun kavuğu vardır. Siyah ve kıvırcık sakallıdır. Kaşları odun kömürü ile iyice kalınlaştırılmıştır. Boyundan uzun bir mızrak taşımakta ve beline dört adet iri tango (çıngırak) bağlamış, çok sert ve güçlü bir görünüme sahiptir. Adamlarının saygı ve sevgisini kazanmış bir kişiliğe sahiptir. Her zaman önderdir ve önde yürür.

Gelin: Ekibin tek hanım kıyafetli erkek çocuğudur, Başkesen’in eşi durumundadır, onun arkasından yürür ve her zaman yanındadır. Günlük elbiselerinin üzerine yakının kaftanını giyer, başında külahının üstüne örtülmüş ve beline kadar uzanan bir eşarp vardır. Elinde saldırganlardan korunması için bir kaması bulunur. Başkesenin yanından hiç ayrılmaz.

Kadı Efendi: Başkesen’in aksine bilgili, kültürlü ve deneyimli bir kişiliğe sahiptir. Başında beyaz posttan yapılmış uzun kavuğu, kaşları ve sakalı beyaz yünden özenle yapılmıştır. Elinde kabuğu ile renklendirilmiş güzel bir değneği vardır. Sıra sıra dizilmiş sarı ziller bir iple beline bağlanmıştır. Her bakımdan örnek alınacak bir özellik taşır ve gelinin arkasından yürür. Başkesenin danışmanı, yazıcısı ve arabulucusu görevlerini üstlenmiştir.

Soytarı: Yaptığı espriler, mimikler ve konuşmaları ile ekibi ve izleyenleri neşelendiren, eğlendiren bir özelliğe sahiptir. Başında püskülü aşağı doğru iyice uzamış kırmızı külah, sırtında günlük elbiseler üzerine giyilmiş iri benekli kırmızı ve uzun mintan ve belinde çok sayıda dizilmiş küçük sarı zilleri vardır. Her zaman güleçtir, her hareketi güldürmeye ve neşelendirmeye yöneliktir. Kadı Efendinin arkasından yürür. Ekip arasında da iletişimi sağlar.

Taşıyıcılar: Üç kişiden oluşur, daha güçlü olan çocuk, dağarcık taşır. Oyun sırasında dağarcığına un konulur. Diğer iki kişi birer kolopa (ahşap mutfak aracı) taşırlar. Bunların kaplarına da yağ ve lor konulur. Un, yağ ve lor toplanması, kendilerine verecekleri ziyafet içindir. Bu üç taşıyıcı da soytarının peşinden gezerler ve ev sahibinin mali gücüne göre fazla malzeme almaya çalışırlar.

Zevat: Katılım durumuna göre 10-15 erkek çocuktan oluşur. Bunlar gezi sırasında Taşıyıcılar arkasından tek sıra halinde yürürler. Ev önüne geldiğinde ise sevinç veya üzüntü gösterilerinde bulunur, oyuna uyum sağlarlar. Oyuncular yukarıda anlatmaya çalıştığım şekilde hazırlıklarını tamamladıktan sonra yılbaşının güneşli bir gününde köyün uygun bir yerinde toplanırlar. Başkesen, durumu kontrol ettikten sonra ön tarafa geçer ve yürümeye başlarlar. Yürürken tango ve zil sesleri ile çektikleri hurralar birbirine karışır. Aylarca beyaz bir örtü altında uyumakta olan yerleşim yerinde bir canlanma görülür. Sesleri duyan halk balkonlara çıkar, bir disiplin ve ahenk içinde geçen çocuklarını izlerken memnuniyet ve sevinçlerini alkışlarıyla gösterirler. Bu hengâmeye alışık olmayan köpekler havlayarak gürültü merkezine koşarlar. Ancak acayip kılıktaki sahiplerini ve dostlarını tanıyınca seslerini keser ve başlarını eğerek durumu anlamaya çalışırlar. Köydeki bu geçit töreni bittikten sonra hedefteki en yakın köye doğru hareket edilir. Köye girmeden önce aynı yürüyüş koluna geçilir ve bildikleri varlıklı evlere uğranmaya başlanır. Aynı hengâme bu köyde de yaşanır. Evin önünde toplandıktan sonra ziller seslendirilir, hep birlikte uğultular yapılarak ev hanımı dışarı davet edilir. Bu arada başkesen kapıya mızrağı ile üç defa vurduktan sonra davudi bir sesle: Gece gelduh kapınıza Selam verduh yapınıza Veranın koç oğli doğsun Vermiyanın kor kızı Oda bacadan düşsün ölsün şeklinde maniler söyler. Bu arada toplanan halka ve çocuklara yönelik soytarı çeşitli mimiklerle komik hareketler yaparak onları güldürmeye ve eğlendirmeye çalışır. Bu arada gelinin örtüsünün alınmaması veya kaçırılmamasına dikkat edilir. Gelin görevlilerin koruması altındadır. Evin hanımı kapıyı açınca bu sefer başkesen, kadı efendiye aynı tonda: Yaz!.. Kadı Efendi!.. Bu konak sahibi, Bir külek un vere, Bir batman yağ vere. Veren el, dert görmesin. Vermeyen el, el görmesin. şeklinde emir verir. Kadı Efendi elindeki değneğini tırpan sallar gibi karlar üzerinde gezdirerek emri yerine getirir. Ev hanımı dağarcığa bir tas un, kolopalara birer kaşık yağ ve lor koyarken Zevat sesli bir şekilde hareketlenir, Soytarı ise taklalar atar. Bu şekilde ev hanımına teşekkür edilir. Eğer evin reisi de dışarı çıkarsa tüm oyuncular “hu, hu” sesleri çıkararak yerlerinde zıplamaya başlarlar. Tango, zil, hu ve ayak sesleri birbirine karışır. En önde olan ve daha yükseğe zıplayan başkesen aniden yere sırt üstü düşer. Yanındaki gelin diz çöker ağlamaya başlar, dizlerini döver, hâlâ uyanmadığını görünce elindeki kama ile karnını yararak ameliyat etmek ister. Herkes ağlama sesi çıkartır, başlarını sağa sola çevirerek üzüntülerini belirtirler. Soytarı kendini yerden yere atar, kadı efendi düşüncelere dalar.

Oyuncuların az önceki neşesi gitmiş, herkesi bir endişe ve üzüntü kaplamıştır. Bu duruma fazla dayanamayan evin reisi başkesenin yanına gelir ve ağzına para sıkıştırır. Derhal iyileşen başkesen ayağa kalkar, havaya zıplayarak teşekkür eder. Liderlerinin iyileştiğini gören oyuncular tekrar havaya zıplar, mutluluk ve sevinç sesleri çıkararak evin reisine teşekkür ederler. Oyun bu şekilde komşu köyde devam ederek sona gelinir. Geldikleri gibi sıraya girerek tantana ile köyü terk ederler. Kendi köylerine aynı disiplin ve tantana ile girerler. Durumu iyi olan evlerin kapılarında aynı şekilde toplanmaya başlanır, un yağ ve lor istenir. Ancak köy gençlerinin sürprizleri ile karşı karşıya kalırlar. Bir kapı önünden geçilirken gelin güçlü ellerle içeri çekilebilir veya uzun boylu güçlü bir ağabeyleri aniden gelini arkadan kollarının altından havalandırıp köyden aşağı kaçırabilir. Balkonlarına veya pencerelerine yığılan halk ise çocuklarının gençlerle mücadelesini izleyerek gülme krizine tutulurlar. Bu şekilde evler gezilerek toplama işi sona erer. Yeteri kadar un, yağ, lor ve para toplanmıştır. Artık iş, lokma pişirtip loru ayran haline getirerek kendilerine bir ziyafet çekme zamanı gelmiştir. Oyunun başrolünü oynayanlar kıyafetlerini değiştirmek için evlerine dağılırken, taşıyıcılar malzemeyi önceden söz aldıkları eve götürürler. Ancak ya bir misafiri gelmiş veya kapı kilitlidir, kendileri başka yere misafirliğe gitmiştir. Başka evlere daha başvurulur, ancak herkes başkalarını önerir, topladıkları parayı vermeyi önerseler de yine razı olunmaz. Aksiliği duyan diğer oyuncuların bir kısmı devreye girer. Ellerinde yeteri kadar malzemeleri ve paraları olduğu halde kendilerine ziyafet çekecek bir ev bulamamanın üzüntüsüne düşerler. Hâlbuki halk kendi aralarında gizlice sözleşmiş ve ziyafeti hazırlayacak evi aralarında belirlemişlerdir. İstekleri, çocuklarının bu evi arayıp bulmaları ve ev hanımını ikna etmeleridir. Büyük bir uğraştan sonra nihayet ev bulunur ve arkadaşlarına ziyafet günü ve saati bildirilir. Oyuncular oyuna katılamamış arkadaşlarını da getirerek birlikte kendilerine bir ziyafet çekerler. Başlarından geçen olayları uzun zaman dile getirirler ve hayatları boyunca bu olaylar belleklerinden silinmez. Bu oyunda büyükler çocuklarını eğlendirirken, onlara hayatın zorluklarını da göstermiş olurlar.

Görüntülenme Sayısı : 967    Eklenme Tarihi : 28 Şubat 2013 Perşembe    Güncellenme Tarihi : 16 Aralık 2021 Perşembe