Batman ilini, günümüzdeki kısa tanımıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan GAP Bölgesi içindeki 9 ilin en genç olandır, diyerek tanımlayabiliriz. İlin coğrafi konumunu ise şöyle belirtmek gerekiyor. 41’ 10” – 41’ 40” doğu boylamları ile 38’ 40” – 37’ 50” kuzey enlemleri arasında yer almakta olup Dicle Nehri ve yan kolları olan Batman ve Garzan çayları arasındaki havzada kurulmuş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Orta doğuya bağlayan karayolunun kenarında iskâna açılmıştır. 1940 lı yılların başına kadar İluh ismiyle bilinen bir köy iken bu tarihten sonra İluh Köyünü güneyden çevreleyen Raman Dağları üzerinde petrol bulununca İluh Köyü büyük bir gelişme göstermiştir. Tarihi kaynaklarda Eyluh veya Eyluhi olarak geçen İluh Köyü düz bir ovanın ortasında bulunan bir tepenin yamacında ve üzerinde kurulmuştur. Bu tepe aynı zamanda tarihi geçmişi binlerce yıl geriye giden özellikte bir höyüktür. Höyüğün üstü ve çevresi uzun yıllardan beri yerleşime açık olması nedeniyle buranın tarihini ortaya çıkaracak bir arkeolojik kazının yapılması şimdilik mümkün değildir. Petrolle endeksli olarak İluh Köyü çevresinde meydana gelen bu gelişme içinde kurulan rafineri ve petrol türevleri yan sanayi işletme tesisleri ile yapılan sosyal tesislerle beraber bir anda İluh Köyünün çehresi değişmiştir. Bütün bu faaliyetler içinde İluh Köyünün isim değişikliği de gündeme gelmiş ve yakınından geçen Batman Çayı ile bütünleştirilerek ilk defa Orta Çağdan beri kullanılagelen Batman asıl adını 1950 yılında tekrar alarak İluh isminin kullanımı da böylece terk edilmiştir. Batman ismi Dicle nehri ve yan kolları olan Batman ve Garzan çayları arasında kalan coğrafi bölgede bir yer olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak tam olarak bu bölge içinde hangi noktaya Batman ismi verildiği tarafımızca bilinmemektedir. Bu nedenle Batman isminin kaynağı ve nereden geldiği hakkında tarihi kaynaklarda bir araştırma yapılması halinde aşağıdaki bilgilerle karşılaşmak mümkündür.
Batman ismi ilk defa halen aslı Viyana milli kütüphanesinde bulunan ve tercümesi yapılarak yakında yayınlanacak olan Batman ve çevresinin en önemli kaynağı durumundaki “VAKAİ NAMEİ HISNKEYFA” Arapça adıyla -Nuzhetu’n-Nazir ve Râhatu’l-Hatır- isimli 2 ciltlik eserde şöyle geçmektedir. “Meyyafarkin (Silvan) civarındaki aşiretler ile Batman civarındaki aşiretlerin Batman Köprüsü yakınındaki çatışmalarından” bahseder. 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başında yazılan bu eserden başka aynı yüzyılda yazılmış Ebubekir Tiharinin –Diyarbekriyye- isimli eserinde Batman ismi geçmektedir. Batman isminin ilk defa bu iki eserde zikredilmiş olması 14. yüzyıldan günümüze kadar gelen ve yaklaşık 700 yıldan beri yöremize verilen bir isim olduğu bu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Bu eserlerde anlatıldığına göre Batman, o tarihlerde çok önemli tarihi bir yolun stratejik bir noktasında yer almaktaydı. Bu nedenle şöhreti ve önemi gittikçe artmış bulunuyordu. Bu önemli kaynak eserlerde ifade edildiği gibi 14. Asrın başından itibaren bu günkü il sınırlarımızın belirlediği alana Batman isminin verilmiş olması kuvvetli bir delil olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca Akkoyunlu ve Memluklu eserlerinde de Batman isminin geçtiği bilinmektedir.
Bu önemli kaynak eserlerden başka Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı, 208 notlu ( 947/1540 tarihli Bitlis Vilayeti Tımar İcmal Defteri 72/73 sayfalarında da) Batman isminden bahsedilmekte ve “Beşiri kazasına bağlı, geliri olan bir yerleşim yeri olduğu” anlatılmaktadır. Bu tarihten yani 1540 yılından 60 yıl sonra, 1600 yılında İdris-i Bitlisi tarafından yazılan “ŞEREFNAME” isimli eserde (Ter. M. Emin Bozar aslan, İstanbul s. 211) Batman ve Batman Köprüsünden sıkça bahsetmektedir. Tanınmış Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi (Ölüm. 1684) SEYAHATNAMESİNDE 16. Asırda bölgemize yaptığı gezi sırasında Batman Nehrinden bahsederken bu nehrin üzerindeki köprünün “Batman Köprüsü olduğunu, köprünün üzerinden gelen giden kervanlar için içinde dinlenmek ve konaklanmak üzere odalar mevcut olduğunu bildirerek bu odalarda konaklayanlar odaların pencerelerinden nehre olta atarak balık tuttuklarını bildirmektedir. Ayrıca bu köprünün Abbasiler döneminde zengin bir tüccar tarafından hayrat için yapıldığı konusunda geniş bir bilgi vermektedir”. Evliya Çelebi SEYAHATNAMESİNDE Batman köprüsünün Artuk Oğulları döneminde değil, Abbasiler döneminde yapıldığını anlatır.
Bunlardan başka Osmanlıların son dönemlerinde kaleme alınan “Diyarbakır Salnamelerinde” “Batman adındaki köyün yanında Batman Köprüsü bulunduğu” şeklinde tarif edilmektedir. (Salname-i Vilayeti Diyarbekir 20–1323/1902 Diyarbekir s.199) Ayrıca www.gerty.net.gc.vk web sitesinde 1903–1911 yılları arasında Gerty Bell isimli İngiliz uyruklu bir bayanın bölgemize yaptığı seyahat esnasında, Batman köprüsünün 3 kare fotoğrafını çekmiş ve köprü hakkında verdiği İngilizce bilgide “Batman Su Bridge” Batman Su Köprüsü başlığı altında tarihçesini anlatmaktadır. Bugün Batman köprüsünün yanında bulunan (Çatakköprü) Malabadi köyünde 50 yaşından yukarı yaşlarda kime sorulursa köprü isminin “Pıra Batmanê” yani Batman Köprüsü ismi ile bilindiğini söyleyecektir. Birbirinden habersiz 10 denek üzerinde bu ispat tarafımızca yapılmıştır. Yukarda bilimsel kaynaklara, arşiv belgelerine ve Ortaçağ seyyahlarının eserlerine dayanılarak ifade edildiği gibi, 14. asrın başından itibaren Batman ismi kullanılmaktadır. Bu kaynak eserlerde Batman ismi bazen bir köy, bazen bir eyalet ve bazen de bir aşiret ismi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak her halükarda Batman ismi şu anki ilimizin bulunduğu coğrafi mevki içinde bir alan için kullanılmıştır.
Sonuç olarak günümüzde Batman Nehri, Batman Köprüsü ve Batman Barajı isimleri yerli yerinde ve doğru kullanılmıştır. Halk arasında sadece bir söylentiden ibaret olan ve batmaktan geldiği söylenen Batman isminin yöreye verilmiş olduğu hikâyesinin hiçbir bilimsel kanıtı yoktur. Bu sadece bir söylentidir. Ancak Batman isminin kaynağıyla ilgili ne zaman bir araştırma yapmak için tarihi kaynaklara başvurulursa yukarıda isimleri verilen eserlerde 14. asırdan bu yana karşımıza “Batman” ismi çıkacaktır. Batman’ı çevreleyen Dicle Nehri, Batman Çayı ve Garzan Çayı sadece tarımsal anlamda değil bu akarsular kıyısında kurulmuş olan tarih öncesi ve sonrası medeniyetler, bir hayat kaynağı olarak bu akarsulardan beslenmişlerdir. Bu durum Batman turizminin gelişmesi için her anlamda ele alınarak değerlendirilmelidir. Batman’da turizm olgusunun geliştirilmesi için elbette ki kentin sahip olduğu ve çağdaş yaşam için gerekli olan sosyal ve kültürel canlanmaya ek olarak yöre tarihinin araştırılması ve tarihi dokusunun ortaya çıkarılması gerekmektedir. Eğer Batman ilini Kuzey Mezopotamya da yer alan bir il olarak ele alıyorsak o zaman zengin bir tarihe sahip olduğunu da bilmeliyiz. Yukarıda da ifade edildiği gibi, Orta Çağda bu bölgede dolaşan Evliya Çelebi, Şerefhan Bitlisi, İbnül Ezrak ve Moltke gibi Müslüman ve Ecnebi Gezginlerin tümü, yazdıkları gezi notlarında ve yayınladıkları eserlerde, Batman isminden sıkça bahsetmektedirler. Bu gezi notları ve eserlerde Batman Nehri kenarındaki Batman Köyü, Batman Eyaleti veya Batman Beyliği gibi yerleşim biriminden söz ettiklerini biliyoruz.
Bu bilimsel kanıtların dışında tarihi kaynaklar incelendiğinde, insanların ilk defa yerleşik hayata geçiş yaptığı ve akabinde medeniyetler kurduğu yerlerin başında Mezopotamya havzasını teşkil eden Dicle ve Fırat Nehirleri arasında kalan bol alüvyonlu ovalar ve bereketli topraklar geldiği görülecektir. Kuzey Mezopotamya’yı sulayarak geçen Dicle Nehri ve onun yan kolları olan iki büyük nehir konumundaki Batman ve Garzan çaylarının Batman il sınırları içinde akması ve her üç nehrin Batman’daki toplam 200 Km. uzunlukta olması, tarihi süreç içinde Batman’a büyük avantajlar sağlamıştır. Özellikle bu nehirlerin akış güzergâhı olan Dicle Vadisi, Garzan Vadisi ve Sason Vadisinde çok zengin bir tarihi doku mevcuttur. Bu vadiler içinde binlerce yıldan beri akan nehirler kıyısında detaylarına inilerek, bilimsel açıdan yapılacak yüzey araştırmalarında, çok sayıda tarihi eserin bulunarak gün yüzüne çıkarılması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü yukarda isimleri zikredilen vadilerde akan nehirlerin kıyısındaki yerleşimin tarihi, Neolitik (Yontma Taş Devri) döneme dayandığı bilinmektedir. Bölgenin arkeolojik açıdan ne kadar zengin olduğu yıllar önce ABD uyruklu Prof. Dr. Michael Meir Rosenberg’in yaptığı yüzey araştırmalarında ortaya çıkmıştır. Adı geçen ilim adamı 1991–1994 yılları arasında Kozluk İlçesine bağlı Kaletepe Köyü sınırları içinde kalan Batman Çayı kıyısındaki Hallan Çemi Höyüğünde yaptığı kazılarda çok miktarda Neolitik döneme ait buluntu elde ederek Diyarbakır Müzesine teslim etmiştir. Ayrıca Hallan Çemi Kazısından elde edilen buluntuların yapılan incelenmesinden sonra yayınlanan kazı raporlarında yörenin tarihi doku zenginliği açısından çok önemli olduğu bildirilmektedir.
Bundan ayrı olarak Batman İlinin diğer bölgelerinde görülen kültür ve tabiat varlığı niteliğindeki tarihi eserler, höyükler, Tümülüsler, kaya mezarları ve mağara konutlar, insanların bu nehirler kıyısındaki on bin yıllık yerleşimlerinin bir kanıtı ve göstergesi olarak önemle üzerinde durulmalıdır. Görüldüğü gibi Güneydoğu Anadolu bölgesinin tipik bir kenti olan ve on bin yıllık bir kültür birikimine sahip olan Batmana bağlı yerleşim alanlarında çok sayıda kültür ve tabiat varlığı niteliğinde olan tarihi ve turistik alanlar vardır. Ancak, Batman kent merkezi yukarıda da ifade edildiği gibi kuruluş tarihi itibariyle genç bir yerleşim yeri olmasından dolayı merkezde İluh Tepesinden turistik değer taşıyan ve turistlerin ilgisini çekebilecek herhangi bir kültür ve tabiat varlığı niteliğinde eser bulunmamaktadır. Batman ilinin sahip olduğu coğrafi alanda bulunan kırsal kesimdeki tarihi doku zenginliğini bir kenarda bırakarak bu günlere gelindiğinde, Batman ilini çağdaş bir gözlemle incelemek istersek şöyle bir bakış açısıyla Batman’a bakmak gerekmektedir.
Batman kenti yukarıda ifade dildiği gibi, tarihte geçen asıl adını 1950 yılında aldıktan sonra yakın tarihte kurulan petrol sanayi ve tesislerine paralel olarak artan yatırımlarla birlikte, “Altına Hücum” gibi insanların bu kente göç ettiğini görmekteyiz. En önemlisi de Batman’a yapılan bu göç, beraberinde farklı bir kültürü de getirmiştir. Bu sosyal ve kültürel doku ile folklorik yaşam tarzı, bir laboratuarda birbiriyle karıştırılmış gibi Batman’da kendini göstermektedir. Her alanda kendini gösteren bu zengin kültürel potansiyelin varlığı, Batman için bir şans olarak kabul edilmesi gerekir. Günümüzde modern bir kent olan ve Orta Çağdaki Coğrafi konumunu koruyan Batman kent merkezinde ahde vefa olarak İluh ismi bir mahalleye verilerek yaşatılmaktadır. Haydarpaşa–Kurtalan demiryolu 1944 yılında Batmana ulaşarak Kurtalan’a doğru uzantısına devam etmiştir. 1954 yılında Batmanda hava alanı açılmıştır. Günümüzde bir okul olarak kabul edilen Batman Petrol Rafinerisi 1955 yılında kurulmuştur.
Batman 1947 yılında bucak, 1957 yılında ilçe, 16 Mayıs 1990 yılında 3647 sayılı kararname ile il olmuştur. Ayrıca bu kararnameyle Mardin’e bağlı Hasankeyf, Gercüş ile Siirt’e bağlı Beşiri, Kozluk ve Sason ilçeleri de Batman’a bağlanmıştır. Kuzeyde Muş, batıda Diyarbakır, doğuda Bitlis ve Siirt, güneyde Mardin illeri ile komşudur. Rakımı 550 metredir. 2007 yılında yapılan adreste tespit nüfus sayımında bağlı beş ilçe ile birlikte ilin toplam nüfusu 580.000 bin civarında tespit edilmiştir. Batman’ı çevreleyen Sason (Aydınlık) dağları, Mereto Dağı, Avcı Dağı, Meydanok Dağı ve Raman Dağı çok zengin maden ve petrol yataklarına sahiptir. Batman ve Beşiri ovalarında ise her çeşit tarımsal ürün ve endüstriyel bitki yetişmektedir. Petrolün sağladığı avantajlar sayesinde ve elli yıllık kısa bir dönem içinde hızla gelişen Batman, yapılan her nüfus sayımında katlanarak artan nüfusuyla ülkemizin nüfus yoğunluğu açısından üst sıralardaki kalabalık kentler arasında yerini almıştır.