Urfa, eski çağlardan beri doğu ile batının buluşma noktalarının en hareketlisi ve en önemlisi olmuştur. Doğu ile batı dünyasını kültür ve ticaret bakımından birbirine bağlayan eski ve önemli yollar sisteminin bir düğüm noktası oluşu, bütün bu bölgede çok eskiden beri parlak bir medeniyet seviyesine ulaşmış kentlerin kurulmasını hazırlamıştır. Harran, Urfa, Suruç, Birecik, Samsat ve Rakka gibi, ne zaman kuruldukları bilinmeyen kentleriyle dünya medeniyetinin en eski ve büyük merkezlerden birini oluşturan bölgemizin eski çağlardaki ticari ve askeri ulaşımını sağlayan yollar: Güneydoğudan kuzeybatıya doğru, Zagros Dağları'nın eteklerini izleyerek, Dicle boyunca uzanan ve Yeni Assur döneminde Kral Yolu adını taşıyan ana yol; Güney Mezopotamya’dan Dicle’yi izleyerek gelip, Musul yoluyla Sincar’a, Nisibis’e (Nusaybin) ve Râ’s el-Ayn üzerinden Harran ovasına, buradan da Fırat’ı Karkamış’ta aşarak kuzeybatı ve güneybatıya ayrılmaktaydı
Bu yazımızda, M.Ö. XXV. yüzyıldan başlayarak, çivi yazılı kaynaklar göz önünde bulundurulmak suretiyle Urfa'nın yaklaşık 4500 yıllık yazılı bir tarihi özetlenmiştir. Göbekli Tepe hakkındaki geniş bilgi, kitabın Mimari bölümünde verilmiştir.
EBLA KRALLIĞI DÖNEMİ (M.Ö. XXV. yy.)
Bu dönemde Urfa’nın durumunu veya adını şimdilik bilemiyoruz. Bununla birlikte tabletlere göre, Kuzey Suriye’de geniş ve işlek bir ticaret ağı bulunuyordu. Ancak bölgenin en eski tarihi dönemine ait elimizdeki bilgiler şimdilik çok azdır.
Akkad Krallığı, İran’ın batısındaki Zagros Dağları’nda devlet kuran Gutiler’in istilâsı ile başlayan savaşlar neticesinde yaklaşık M.Ö. 2150 yılında tarihe karışır.
Eski Babil Krallığı'nın ünlü Kralı Hammurabi'nin (saltanatı M.Ö. 1728-1686), Mari (Tell Hariri, Suriye’de Fırat üzerinde) bölgesiyle Assur ili de dahil olmak üzere, bütün Subartu’yu, Elam’ı ve civardaki bütün ülkeleri zaptettiği bu başarısının kendisine, “Sümer-Akkad Kralı, Dört iklim Hükümdârı ve Cihan imparatoru“ gibi ünvanları kazandırdığı bilinir. Maalesef bu döneme ait bilgilerimiz de çok azdır.
M.Ö. 1800 yıllarında başkent Hattuşaş (Boğazköy) olmak üzere Anadolu’da bir devlet kuran Hititler, ekonomik güçlerini arttırmak ve daha geniş topraklara sahip olmak amacıyla Kuzey Suriye’ye seferler düzenlemişler. Ancak daha çok Hatay bölgesine yapılan bu seferlerde bölge ahalisi Hurriler’le karşılaşmamışlardır. Hitit Kralı i.Hattuşili (saltanatı M.Ö. 1660-1630) Kuzey Suriye’ye yönelik son askeri harekâtı esnasında Kargamış ve Halpa'yı (Halep) ele geçirmeye çalışırken, Hurriler’in adı geçen kentleri savunma yönünden desteklemesi sonucu başarısızlığa uğrayarak, geri çekilmek zorunda kalır. Bu başarısızlığın sebebi; Hurriler’in sahip olduğu atlı arabalardır. Henüz savaşlarda atlı araba kullanmayan civardaki topluluklar, Hurriler’in atlarla süratli bir şekilde hücumları karşısında oldukça şaşırırlar.
Kadınlara mahsus olan bir hamama erkeklerin girebilmesi hiçbir din ve mezhebin kabul edemeyeceği ef'alden olmak cihetle kat'iyyen gayr-ı caiz olmakla beraber beyne'l-halal bir hadise-i müessifeyi mucip olabilmesi mütehammil olduğundan eşkal ve kıyafetleri mezkur zabıtnamede musarih olan mezur Fransız neferleri hakkında icap eden muamele-i enbitahiyenin tasrihi icrasiyle beraber adem tekerrürü esbabının istikmalini ehemmiyetle temenni olunur efendim."
TBMM TARAFINDAN URFA'YA "ŞANLI" ÜNVANININ VERİLMESİ :Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşının, Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa ili adının "Şanlıurfa" olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi TBMM tarafından 12.6.1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır.
Urfa ilinin adının Şanlıurfa olarak değiştirilmesi hakkındaki 3020 sayılı kanun 22 Haziran 1984 tarih 18439 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kaynak: Şanlıurfa Valiliği